13 Haziran 2014 Cuma

Her yerden yeni haberler! #2




Merhabaaalaarr!! 
Yine buralara yeni yeni şeylerle geldim vuaaa *-* Bu sefer çoğunluk yeri sanırım animelere vereceğim çünkü bu yaz çooookk sugggeee animeler var!
Hepsinin içinde mangasını okuduğum, duyduğum ya da okuyacağım ya da 1. sezonunu izlemiş olduğum ya da izleyeceğim şeyler var *-*
Ondan sonra ise biraz da cuma günü Merve ile beraber yaptığımız maceralardan bahsedeceğim. Ve onun bana almış olduğu hediyeleri göstereceğim yeeyyy!! Görünce şaşkınlık, sevinç, kutlama yapma gibi istekler oluşsa da içimde Merve'nin karşısında hiçbirini belli edemeyip karşısında kalakaldım. Yine de hediye mükemmel! Eh Merve'den de daha azı beklenmezdi. Yesin onu annesi *-* Bunu Merve daha güzel yapıyor ehehe Tamam şimdi geçelim animelere!!!


İlk başta mangasını okuduğum lakin daha sonra fansubun bazı nedenlerden dolayı kapanıp açılmasından falan türkçe çevirimine ara verildiği, sonra da benim okuma hevesim kaçınca bakmadığım yine de sevdiğim bir manga var!

-AO HARU RIDE-

Bu yazda animesinin geleceğini duyunca aşırısı aşırısı sevindim çünkü ao haru ride.
Şimdi biraz bilgi verelim anime hakkında *-*

Pekala kızımız tatlılığı yüzünden ortaokulda çok ilgi gören biri olmuştur. Bu yüzden bu imajdan kurtulmak ister. Bir de yanlış anlaşılma dolayısıyla hoşlandığı erkeğe açılamayan kızımız değişim için doğru zamanı kollamaya başlamıştır. 
Daha sonraları liseye başlayınca, bunun sıfırdan başlamak için doğru zaman olduğunu düşünmeye başlamıştır. Lakin tabii işler hemen rayına oturamıyor maalesef ^^ Zamanında aşık olduğu ve açılamadığı erkekimizle karşılaşır kızımız! Aa tesadüfe bakın *-*
Tabii zaten ondan sonra efenim olaylar olaylar! Ve erkekimizi ayrıca çok sevdiğimi söylemek isterim ehehe
Animede kızımızı - Chuunibyou'dan Takanashi Rikka'yı, Noragami'den İki Hiyori'yi, Sankarea'dan ise Sanka Rea'yı seslendirmiş olan - 'Uchida Maaya' seslendiriyor. Bence gayet yakışmış karaktere ^^ Sevdim ben.
Erkekimizi ise - Shingeki No Kyojin'den Eren Yeager'i, Guilty Crown'dan Ouma Shu'yu, Magi'den Alibaba'yı seslendirmiş olan - 'Kaji Yuki' seslendiriyor. Eren'in sesinden hatırladığım kadarıyla bence bu da gider erkekimize! Bunu da sevdim evet *-*
Dediğim gibi mangasını uzun süredir okumadığım için aklımda pek bir şey kalmamış. Kalanlarla da yalan yanlış şeyler söylememek adına direkt trailer'ı koyayım! İyi seyirler *-*


Ayrıca dip not geçeyim. Animesinden sonra live action da olabilir diye de yeşil ışık yakmışlar efenim! Ve oyuncu kadrosunda kimlerin yer alacağı da belli olmuş *-*
Ve söylenene göre Futaba Yoshioka rolünde Tsubasa Honda, Ko Tanaka rolünde Masahiro Higashide ile karşımıza çıkacaklarmış! Eh idare eder yani gördüğüm kadarıyla fena değil! Hemen buraya da koyayım efenim ^^


Diğer rollerde ise şunlar yer alıyor ;

Yudai Chiba - Toma Kikuchi
Mitsuki Takahata - Yu Narumi


Yua Shinkawa - Shuko Murao
Ryo Yoshizawa - Aya Kominato
İzumi Fujimoto - Yuri Makita
Yu Koyanagi - Yoichi Tanaka

ao-haru-ride


Ayrıca baş karakterleri oynayacak oyuncularımızda bir şeyler çıtlatmış. Bakalım ne demişler efenim *-*

Honda kısa saçlarına rağmen Futaba'ya benzemek için yaklaşık 20 cm uzunluğunda postiş kullanmış. Genç oyuncu ayrıca "Kendim utangaç ve içe dönük biriyim. O yüzden Futaba-chan gibi dürüst ve özü sözü bir kızlara hep hayranlık duymuşumdur. Dilerim bu film vasıtası ile ben de kendimi değiştirebilirim." demiş. Vay efenim, inşallah dileğine kavuşur diyip diğer oyuncumuz ne demiş bir bakalım.
Higashide ise "Mümkün olduğunca orijinal manganın güzelliğini ve o şık büyüsünü ortaya çıkaracak, bütün hayranların 'Live Action filmi de muhteşem' diyebileceği bir film yapmak istiyorum." şeklinde ne düşündüğünü belirtmiş. İsteği baya yüksek yani! Umarım başarır diyelim biz de. Sonuçta bizlere bağlı değil mi biraz da bu isteği? O zaman bunu izledikten sonra diyebileceğiz Higashide canım!
Henüz video ya da tanıtım gibisinden bir şeyler yok. Sadece bu bilgiler var. Bilgiler ve resimlerde animefantastica'dan alıntıdır.

Eveeett efenim şimdi de gelelim bir diğer animeye!
Bu sefer ki bir animenin 2. sezonu. 
-Sword Art Online II-


Ben normalde 1. sezonunu da izlemedim ama herkesin överek bahsettiği bir animeydi kendileri bu nedenle bende yazın izlemeye karar verdim. Tabii önce 1. sezonunu izleyeceğim zaten ben bitirene kadar da 2. sezonu başlamış olur! Böylece fazla beklememiş olurum ^^
Daha fazla bir şeyler demeden trailer ile baş başa bırakıyorum sizi *-*



Pekala bu kadar yeter ! *-* Konusundan bahsetmedim. Az çok belki de bir fikir edinmişsinizdir videolardan ^^
Sıradaki!!



Animenin çıkışı -yani 1.sezonu- bir reklamın büyük istekler sonucu animeye çevrilmesiyle başladı! İyi ki de başlamış dediğim animelerden, benim yüzmeye ilgim vardır zaten. Her ne kadar yüzmeyi bilmesem de! 
Efenim şimdi ki animemizin adı 
-Free! Eternal Summer-

Konusu yüzmeyle alakalı zaten söylediğim gibi ve enfes gösterile sunuyorlar size. ehehe 
Hiç uzatmadan yine trailer'ı koyayım. Buyrunuz efenim iyi seyirler.





Sıradaki animemiz benimde yeni duyduğum ve videolarını görünce baya izlemek istediğim bir anime haline gelen;
-TOKYO GHOUL-


Konusuna gelecek olursak;
Tokyo'da garip cinayetler işlenmesiyle başlıyor. Polisler elde ettikleri kanıtlar neticesiyle bu cinayetlerin yiyici tip Ghoullar tarafından gerçekleştirildiği sonucuna varıyorlar. Ghoulların normalde nasıl gözüktükleri tam olarak bilinmiyor ve cinayetler ansızın gerçekleşiyor.
İki üniversiteli arkadaş Kaneki ve Hide yine bir gün sık sık gittikleri kafede otururlarken Kaneki'nin hoşlandığı kız Rize kafeye gelir ve göz göze geldiği Kaneki'ye gülümser. Bir şekilde kafede konuşur ve tanışırlar. Daha sonra dışarıda da buluşurlar. Rize Ghoullardan korktuğu için Kaneki ona evine kadar eşlik eder. Güzel sözler söyleyerek birden Kaneki'ye sarılan Rize aslında onu yemek isteyen bir Ghoul'dur ve gerçek yüzü açığa çıkar. Daha önce hiç Ghoul görmemiş olan Kaneki dehşete düşer ve kaçmaya başlar. Şansı yaver giden Kaneki, Rize'den kurtulmuştur ve hastanede gözlerini açar; fakat Kaneki ierleyen günlerde kendindeki birtakım değişikliklerin fakrına varacaktır.

Ayrıca Seiyuu'lar ise şöyle;

*Ken Kaneki - Natsuki Hanae
*Toka Kirishima - Sora Amamiya
*Rize Kamishiro - Hanazawa Kana
*Hinami Fueguchi - Sumire Morohoshi
*Shuu Tsukiyama - Mamoru Miyano (Bu karakteri merak ettim çünkü mamoru seslendiriyormuuuuşşş *-*)
*Yoshimura - Takayuki Sugou
*Koutarou Amon - Katsuyuki Konishi

Bilgilerimizden sonra da şimdi trailer ile bunuda bitirelim.






Şimdi geçelim diğer bir animeye;
-Dramatical Murder-

dramatical murder

Bunu aşırı aşırı merak ediyordum. Neden? Çünkü yaoi ehehe ama onun dışında tabii ki bilim kurgu ve psikolojikmiş daha çok. Henüz bende tam anlamıyla fikir sahibi değilim bu animeyle alakalı ama tumblrda sürekli gördüğüm resimleriyle bile çook sevdim. Mutlaka izleyeceğim. 
Konusunu yazayım en iyisi ben ^^
Hikaye uzak gelecekte, bir zamanlar herkesin huzurlu yaşadığı ancak Toue şirketi "Platinum Jail" denen eğlence yerini kurup orada yaşayan insanları adanın diğer köşesine taşınmaya zorladığı Midorijima adasında geçiyor. Ana karakterimiz Aoba burada büyükannesiyle birlikte yaşayan, kendi halinde birisi. Ancak bir tarafta Rhyme denilen oldukça popüler sanal oyunun destekleyicileri, diğer tarafta ise Ribstiez denilen çeteler ve Toue şirketinin gerek amaçları kendini istemeye istemeye bunların tam ortasında bulan Aoba'nın kendi güçleri ile ilgili gerçeği keşfetmesine neden oluyor.

İşte bu da trailer;






AĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞAĞA
ŞİMDİİ İSSEEE BİR YAOİ İLE KARŞINIZDAYIM!!
LOVE STAGEEEE
Yeyyyyyy


Öhöm. Sakinim.
Çok şirin değil mi amaaaaa? *-* Anime olacağını duyunca çoooooook aşırısı sevindim. Şimdi konusundan bahsedeyim!

Sena İzumi - otaku üniversite öğrencisi - şarkıcı bir baba, film yıldızı bir anne ve süper popüler grup 'The Crusherz'ın ana vokalisti olan abisi Shougo'dan oluşan bu süper ünlü ve yetenekli ailenin içinde doğmuş tek soluk kişidir. O "Magical Girl LalaLulu" aşığıdır ve bir mangaka olmak için çok çalışmaktadır ama bir gün reddedemediği bir TV reklamında görülür. Orada on yıl önce bir projede beraber rol aldığı süper popüler genç aktör Ichijou Ryouma ile bir araya gelir.



Ehehe çok tatlı değil mi yaaaa *-* Bu nasıl bir erkek çocuktur *-* Yerim. *-* 
İşte her şey böyle başlıyor. Diğer erkek karakter bu çocuğu kız sanarak yıllar boyunca onu aklından çıkaramamış ve yıllar sonra reklam yeniden çekilince ve bu erkekimiz yeniden kız şekline girmek zorunda kalınca tabii işler yine çığrından çıkıyor. *-* 
İşte trailer efenim;





KUROSHITSUJI : BOOK OF CIRCUS


Veeee bu yaz yine sevilecek şeylerden biri daha geliyooooooooooooooorrr!!
SEBASSSS-ÇAAANNN!!!!
Yess. Kuroshitsuji'nin yeni sezonu geliyor efenim.
Yine bol seksili bol karizmalı ve bol bol "Yes, My lord" lu bir anime bizi bekliyoooorrr!
Allahım nasıl özlemişim Sebas-çan'ı *-* bir de filmi de çıkacak ya tabii ben havalara uçuyoreeee
Ağağağa *-*
Tamam işte trailer;




Sıradakini ise ben bile bilmiyorum ahaha tamamen rastgeldim!
Ama iyi ki gelmişim. Reverse Hareeemmmm
Erkeeekk vuaaaaaaaa *-*
Tamam tamam :D

-Shonen Hollywood-



İşte trailer;





Efenim benim dikkatimi çeken animeler bu kadar sanırsam! Daha bir sürüüüü yeni anime çıkıyor tabii ki bu sıcak yaz aylarında lakin hepsini yazamam :D
Bunlarla yetinin ehehe ^^


*     *    *    *    *


ŞÖMDÖ GÖLÖLÖM BÖNÖM HÖDÖYÖLÖRÖMÖ!!!
Yeyyyy Merve aşktır. *-*
Öncelikle kitaplarla başlamak istiyorum çünkü hala baktıkça içim gidiyor ki birine başladım bileeeeee !! ağağağa



İşte FMA KİTAABIIIM!!! *-* İçinde dodo var. Yerim onu.
Buna başladım bu arada çünkü içinde dodo var. *-*
İçine notta yazmıştı ama onu çekmemişim. O kadar da özele girmeyelim efenim Merve'nin bana yazdığı aşk notlarını bilmenize ne gerek var :P - şaka tabi yok öyle bir şey ahaha -
Öhöm efenim kitabımın konusunu da yazayım buraya - arka kapağını kast ediyor. -

Yeşil gözlü gizemli adam, o yaşına kadar pek çok güzel kadın görmüştü. Ama pınar kadar güzelini, mücadelecisini, vahşisini görmemişti. Ve onu istediğine karar vermesi birkaç saniyesini almamıştı.

Pınar ise bu uzun boylu ve tehlike kokan adam kadar cüretlisini hiç görmemişti. Ondan ilk andan beri hiç hoşlanmamıştı. Hoşlanması da gerekmiyordu. Ne yazık ki modern zorba onu istiyordu ve elde etmeye kararlıydı.

Güpegündüz kaçırılacağına ise asla inanamazdı. Ailesini zor durumdan kurtarması karşılığında adam ona el koymuştu. Bu çekici adama karşı seçenekleri sınırlıydı...

Ya evlenecek... Ya da bir süreliğine onun sevgilisi olacaktı.

*    *    *    *

"Çok basit!" diye mırıldandı Doğan.
"Kurtulmanıza karşılık... istediğim tek şey güzel KARDEŞİN!"

Deniz güldü. Acı ama samimi bir gülüştü. "Benden nefret edecek... Ve senden de! O asla affetmez! En ufak bir fırsatta hayatımızı cehenneme çevirmeye çalışacak... İntikam alma hırsı asla sönmeyecek!"

"Senden hep nefret edeceğim!" diye tısladı Pınar. Çaresizlikten gözleri iyice sulanmıştı ama ağlamayacaktı. Ona bu lüksü vermeyecekti. "Her gün bunu yüzüne karşı söylemekten mutlu olacağım... Anlıyor musun? Senden tüm kalbimle nefret edeceğim!"

Yeyyyy Dodo sen bunu bırak bana gel *-*
Bu arada Dodo Doğan oluyor :D 
Ayy Merve bir de beni Yalnız Gözlerin İçin'i aldım diye kandırdı ehehe Sonra paketten bu çıkınca şok yaşadım çünkü bunu beklemiyordum. Gerçi bu kitabı alırım ben diyince almaaaa diye şey diyip ya da al ya diyince beynimde birkaç şimşek çakmadı değil :D Yine de beklemiyordum ^^
Kitaba başladım ve zevkle okuyacağım efenim *-*



Sıradaki kitabım ise Judith'in Aldığım Her Nefeste Kitabı \(*-*)/



JUDDIITTHHH *-*
Bu kadının yazdıklarını çok seviyorum yaa ^^ 
Paketin içinden Judith çıkacağını bilsem de böyle onu görünce falan ayri bir sevindim tabii! Gerçi kitap görünce deli danalar gibi seviniyorum o da ayrı ya neyse! Bir de tabii Merve'nin önünde sevindiğimi belli edememek ayrı bir meseleydi ama oralara girmiyorum T-T
Efenim hemen konusunu yazayım size - Yine arka kapağı kast ediyor ^^ - ;

Gökyüzüne doğru yükselen görkemli görüntüsü ve mücevher gibi parlayan vitray camlarıyla Wyatt Malikânesi, karla kaplı tepenin üzerinde kraliyet tacı gibi durmaktadır. Böyle bir görüntünün, başarı ile mutluluğu simgeleyeceği düşünülse de, Wyatt ailesi uzunca bir süredir mutsuzluğun karanlığında yaşamaktadır. Paranın gücü yaşlı Cecil Wyatt'ın kayıp olan torunu William'ı bulmasını sağlayamamış, polis William'ın üvey kardeşi gizemli Mitchell Wyatt'ın bu kayıptan sorumlu olduğundan kuşkulanmaya başlamıştır.
Kate Donovan, tropik bir adada kendisine hayatının en coşkulu -^^- anlarını yaşatacak olan adamın, aynı zamanda en büyük mutsuzluğu da getireceğini bilmeden, karanlık bir karizması olan Mitchell Wyatt'a aşık olur ve bir karabasanın içine düşer. Kendini ve sevdiklerini koruyabilmek için de bu büyüleyici adama savaş açmak zorunda kalır.

Judith'in kitaplarını çok sevdiğimi söylemiş miydim? Tüm kitaplarını yalayıp yutmak istediğimi falan? Üstelik şimdiye kadar sadece tarihi olanları okumuştum! Bu ise günümüzde geçiyor. Bu da tabii ki kitabı daha çok merak etmeme neden oluyor *-*
Henüz kitaba hiç başlamadım bile çünkü araya Dodo daldı ehehe
Yine de Judith'i çok sevdiğimi söylemiş miydim?




Veee geldik bana verdiği son kitaba!!
Buna sanırım dizüstü edebiyatı deniyormuş. Valla ilk defa böyle bir tür okuyacağım. Kendi yarısına kadar okumuş komikmiş falan ama tabii o bu türleri sevmiyormuş ^^
Bakalım bir de ben okuyayım sevecek miyim görürüz artık!
İşte o kitap;



Evet efenim kitaplarım bu kadardı! Gel gelelim asıl hediyelerime! Bir kutu *-*




Kutunun içi nasıl hallice dersiniz? Baya baya dolmuş taşmış efenim içi. Görünce ve inceleyince iyicene gözlerimi pörtlettiğim ve hayranlıkla baktığım bir kutuydu kendileri. 
İşte bu da içi efenim *-* ;




Evet o kapaktakilerde Merve'nin notları *-* ehehe yazısı gayet de güzel halbu ki :D 
Benim yazımla yarışamaz tabii o ayrı (!)
İçinde resmen yok yoktu!
Elle yapılmış şeylerden tutun da totodan çıkan oyuncağa kadar her şey! *-* 
MERVÖÖÖ SÖNÖ SÖVÖYÖMMM!!
Kız sabretmiş yapmış abi helal. Ağağağa keşke verdiğinde üstüne atlayıp teşkürleeer diye bağırsaymışım. Çok egzantirik olurmuş bak şimdi aklıma geldi. Keşke yapsaymışım. Tabii sonra ordan ölüm kalkabilirdi ama olsun *-*

Efenim içindekilerin birkaçı bitti bile ^^ İnsan öküz olunca tabee

Misal ;



Bunlardan kalmadı ^^ Haribo bugün bitttiieeee niye bittiieeee ki T-T
Petito desen zaten daha önceden bitti ehehe Ay nasıl yedim bir ben bir Allah bilir. Diyom bu son bunu da sonraya ayırcam. Öküz gibi davranma Mine başka günlere de ayır ağağağa diye diye kendime sövüyorum lakin yine de bitti.
Bir tek çaklıtım kaldı;


Bunu da yemeye kıyamıyorum :( Gel ye beni diyor lakin yemeyeceğim kararlıyım en azından şimdilik! Erimeden saldıracağım kesin. Dolaba koymaya da korkuyorum başkaları yer diye ama erimemesi için koymalıyım sanırım ashkgdj

Mervööö'nün çaykolikliği banada bulaşmış ve bende baya baya çay içmeye başlamıştım. Mervööö de bana bir sürü çeşitlisinden çay almış *-* Ağağağa çaaaayyyyy diye böğürdüm evde içerken. Allahım nasıl öküzüm belli değil ehehe
İşte çaylarım;


Bunlarda kibar davranıp sadece 1 tane içtim şimdilik çünkü başkası alınca daha tatlı ve değerli oluyor. Bir de insan karşısındakinin uğraştığını bilince içmeye kıyamıyor efenim. Özellikle de benim gibi biri *-*
Akdeniz Yolculuğunu içtim ve kesiiiinlllikleeee bayıldııımm! Sırada acep hangisini denesem diye düşünüyor lakin hala bir karara varamıyorum. Yine de varmam yakındır!

Tabii bir tek çay yok bu dipsiz kutunun içinde kahve, milkshake vee sıcak çikolata bilenem vaaarrr! *-* 
Kahvelerden karamelli ve action'ı - hatta şu an içiyorum - denedim. İkisi de mükemmeeell ! Ki kahveye bayılan ve karameli çok seven biri olarak, karamelliyi de ayrıca bir sevdiğimi belirtmek isterim.
Action ise kesinlikle egzantirik ve tam damağıma uygundu! Daha ne diyeyim efendim ikiside çok güzeldi!

 

Bunlarda içeceklerimden kareler *-* Yeyy Allahım bu kızı nasıl seviyorum belli değil ehehe

Yiyecek ve içeceklerin dışında ise Merve'nin bana yapmış olduğu çekmeceler ve her birinin içinde de başka başka sözleeeerrr!! 



Çok şeker değil mi yaa?? Ay bir de hepsinin tek tek kurdele ile bağlanmış ve şeker bir şekilde onun içinde beklediğini hayal edin? Hepsinin içinde farklı farklı sözlerle? ÇOOOOKKK GÖZEEELLL!!
Ben çok malım yiaa. Şu an bunlardan bahsedince ağağağa ben beceremiyorum da böyle şeyleri pek :D
Yine de böyle bir şey almak insanı baya bir sevindiriyormuş *-*



Ağağağa bir de kutunun içinden bir süpürüz çıktııaaa!!
HAP *-*





Tabii şimdi yanlış anlaşılmasın bu öyle hap değil uyku hapı ahaha
Hediyeyi hazırlarken çekmecede görmüş ve şaka şeysine bunu da yerleştirmiş Merve kutunun içine :D Görünce bir an dedim mektup mu akjhgsdkjsa ama daha buna uzanmadan boşuna sevinme mektup yazmadım dedi ya da öyle bir şey tam hatırlayamadım şu an ama ^^
O hapın yanında gördüğünüz kağıtta ise kullanma talimatı miligramı, son kullanma tarihi ve buna benzer şeyler yazıyor tabii Merve usulü yazıyoor *-*





Bakıııınnn bu da ayraçlarımm yeeyy! Kitabın arasında çok seksili ve tatlı duruyorlar.
Ama ilk görünce la bu ne dedim. Sonra tabii arka fondan Merve altyazı geçip ayraç olduğunu söyledi hatta gösterdi. Allam çok şirinler *-* 



BUU DAAA TOTODAN OYUNCAAKK *-* 
Merve'nin aklından istiyorum bir adet lakjsgdlkjas 
Benim aklıma hayatta gelmez yiaa bunlar :D Valla kız düşünüyor *-* Derin derin hem de ay nasıl seviyom belli değil. 



Pekalaa gel gelelim yaşadığımız olaylara ^^ Aslında videolu anlatım da vardı ama Merve olmaz dedi :( Çünkünüm insan gibi çıkmamışız alskgdjhsa
Yine de bir tane video kapmayı becerdiiieemm!!

Yey şimdi anlatmaya başlayayım efenim!
Biz Merve ile buluşmayı planladığımızda ilk başta Taksime gidecektik lakin orada şimdi olaylar falan çıktığını yine duyunca dedik olmaz.
Sonra yine her zamanki yerimize mi kaldı yaa diyerekten forum olsun dedik! 
Efenim biz yattık kalktık falan, üstümüzü giymiş hazırlanmışız sonra dedik yaa bu havada ne kapalı yeri yaa -çok malız yiaa bu havada tabii kapalı alan- diyerekten son anda beyazıta attık kendimizi. Tabii yolun 1 saate yakın sürdüğünden bahsetmek istemiyorum bile. Yine de göz açıp kapayıncaya kadar falan da geçmedi. Anlamadım neysem.
Otobüste de yakışıklı kesmeyi ihmal etmedik tabii. Dedik bakalım sonra bir yerimiz şişer falan *-*
Efenim biz indik tabii son durakta başladık yürümeye -bir sonu gelmedi ya zaten o yürümenin- sahaflara falan doğru girdik Girdiğimiz gibi de çıktık zaten :D 2 adımlık yer sahaflar yeri ^^
Ordan Eminönü çarşısının önüne çıktık. Dedik acep içeri mi girsek yoksa ilerilere aşağılara mı insek..
Aşağılara inmeye karar verdik derken biz tabi yine yürümeye başladık. Efenim yürüyoruz yürüyoruz dedik bari şu ilerideki McDonald's dan Milkshake alalım. Hoop oraya doğru ilerlerken bir de görmez miyiz kapalı tamir falan var! Biz tabi biraz gülerekten bu duruma biraz da kızaraktan aşağı doğru yol almaya devam ettik. İlla ki başka çıkar karşımıza! Lakin iniyoruz iniyoruz yok. Merve diyor bence yok daha buralarda, bende hatırlıyorum tabii var diyorum. 
Yürüyoruz yürüyoruz baya aşağılara indik tabii, sonunda -1 saate yakın yürümüşüzdür- Milkshake alacağımız yeri gördük. Biz -nerdeyse- koşar adım içeriye attık kendimizi. Hoopp bir de ne görelim! Sıra vaaarrrr! >.<
Haydaaa! Olacak iş mi şimdi bu? Tamam hadi dedik bekleyelim. Ama sıra bitmek bilmiyor. Bir milim ilerlemiyor. Biz bu sırada diyoruz tabii acaba boşverip Starbucks'a mı girsek? Diyoruz şimdi orda da yiyecez kazığı ama sırada ilerlemiyor! Bir de sıcak var ki sormayın gitsin! Bildiğin biz olduk köylerde akan dereler! Tek farkımız onlar en azından soğuk olabiliyor. Bizim ise soğukla değil yakından yedi ceddimizden bile akrabalığımız yok o sıralar. 
Eh iyi bari dedik gidelim Starbucks'a! Aşağı doğru yürüyüp kapıdan içeri girmemizle oraya kamp kurma isteğimizde bildiğiniz güneş gibi doğdu! Klimanın bizi sanki 'ooo nerde kaldınız efendim? Bizde sizi bekliyorduk. Bekleyin hemen kırmızı halı getirtiyorum' edasıyla soğuk havayı üzerimize üflemesi bir oldu! 
İçeceklerimizi alıp masaya oturmamızla ise rahatlamamız bir oldu. İçerisi bildiğiniz bizi serinliğiyle rahatlatıyor. Biz oradan çıkmak istemiyoruz tabii. Oturdukça oturduk.
Etrafı inceliyoruz milleti eleştiriyoruz. Bir ara arkamızdaki koreli kadını The Master's Sun ve The Greatest Love gibi dizilerden tanıdığımız 'gong hyo jin' e bile benzettiğimiz oldu. Benziyordu da yani! Özellikle saçı ^^ 
Böyle konuşa konuşa burda da yarım saat oturmuşuz! Hangi ara o kadar oldu derken artık istemeye istemeye kalkalım dedik tabii. 
Biz yine kalktık. Dışarıya adım atmak istemiyoruz tabii çünkü camdan dışarı baktığınızda bile güneşin aydınlattığı yerler sanki sizi yakıyordu!
Çıktık dışarı yukarı doğru çıkmaya başlarken benim radarlar yakaladı mı bir yabancı? Efenim sarışın uzun boylu ve kesinlikle Felix'e -pewdiepie- benzeyen biri! Aha dedik Felix, tabii değil ama biz ona Felix dedik. Onlarda yukarı çıkıyordu şansa takıldık bizde onların peşine ama öyle bir yürüyorlar ki efenim biz sıcağın altında sürünürken sanki onlara vurmuyormuş gibi sıcak, arkalarında atlı koşturuyormuş gibi hızla yürüyorlardı. E haliyle gözden kayboldular! Pek takmayaraktan içeceklerimizi hüplete hüplete yine geldiğimiz yönden geri çıkmaya başladık. Bir yandan da kendimize sövüyoruz. Ne kadar salaksak artık geldiğimiz yerden geri yürümeye başladık. 
Merve bir ara sağdan falan dönüp şurdan Gülhane'ye çıkalım demiş ama sanırım geliş de demiş ya da ortalıkta bu söz harap olmuş çünkü ben duymamışım akjgskjsa
Biz geri yürümeye başladık mı? Evet yine yürüyoruz. Yukarı doğru çıktık karşıya geçtik falan derken... HOBAA!!
Tekrar geldiğimiz yere geri döndük! Evet çarşının önüne e madem geldik içeri de girelim dedik. Burda da yürüyoruz tabii baya cafcaflı bir yer içerisi, nerdeyse hep yabancı var gibiydi. Ay bildiğiniz gözümüz gönlümüz açıldı. Merve'ye laf atan bile oldu diye hatırlıyorum. ^^ Bir bebeğe sen çok güzelsiiin amaa diyerekten nidalar atıyordu -bebek yabancı- o sırada bir adamda ona sen daha güzelsin diyerek bir kıro davranışını layık gördü. Neyse ^^ sonra yürüye yürüye burdanda çıktık.
 Eminönü'nün en içlerinde olduğumuzu ise sonradan fark ettik.
Eminönünü bilen bilir efenim iğne atsan yere düşmez. Bizim göz korkuyor tabii aşağılara baktıkça! Bildiğin ayrı bir topluluk üremiş sanki buranın içinde. Dedik aşağı doğru yürücez başka seçenek yok çünkü meydana çıkmak zorundayız.
Haydee başladık aşağı doğru inmeye...
İniyoruz iniyoruz bitmiyor artık nasıl bir yolsa! Ben diyorum aşağı inersek kesin varırız bir yerlere yine de sormaktan zarar çıkmaz değil mi? Bir tane ablaya meydana nasıl gideriz diye sorduk. Dediğim gibi dümdüz aşağı inecekmişiz! Yaa işte benim gibi navigasyon zor bulunur! Uzun yoldan götürüyorum ama olsun.
Biz yine başladık inmeye aşağıya. İniyoruz, iniyoruz, iniyoruz...
Cidden baya baya indik. İniyoruz iniyoruz bitmiyor! Hani daha ne kadar inilebilir ki diyorsun o derece! Biz her seferinde aşağıya baktığımızda 'Biz burdan nasıl geçcez yaaa' oluyoruz tabii. Bir sıra şans eseri bir araba sayesinde yolun ortası açılınca baya sevinmiş ohh burdan kolayca geçebiliriz deyip hamle yapmamızla önümüzdeki uyuşuklar yüzünden yürüyemeyişimiz bir olmuştu.
En sonunda inişler bitmese de tanıdık bir yere rastlayıp ordan yürümeye başlayınca en sonunda isteğimize kavuşup meydana vardık. Meydana varınca video çekmiştik aslında ama merve olmaz dedi atma dedi :(
Neyse biz meydana vardık ya tabii gerisi kolay nasılsa dedik! Ama biz tabii akıllı biz o düz yolda bile acaba burası doğru yol mu yaa acaba diyerekten, arada nefeslenerekten yürümeye devam ediyoruz. En sonunda yine dayanamadık ve Merve bir adama yolu sorunca doğru yolda olduğumuzu anladık. Yine de tabii bu yürü yürü bitmiyor durumunu geçiştiremedi maalesef. 
Yürüdükçe yaklaşıyoruz yine de ama yorulmuşuz yaa! O yol bildiğin çin işkencesi o an bize T-T
Amaaaaa!! 
Öyle bir şeye denk geldik ki! Radarlar yine iş başında! Yine bir Felix yakaladı! Hatta bu sefer videosunu bile çektik efenim, hem de tüm hatlarıyla ^^
Veee hatta işte o videoda burada!;


Ve evet o tuhaf turuncumsu sarımsı kızılımsı saçlı insan benim :D Merve yok ama sesi var tabii arkada! ağağağa videodan hatta birkaç kare kesmişti. İşte bu Felix - bizim tabirimizle -;


Bu da gerçek Felix;



Anladınız? *-*

Ayrıca yanındaki kızında sevgilisi olduğunu düşünerekten ve baya çirkin olduğunu düşünerekten baya bir çemkirdik aramızda ona.
Efenim bizim yavaş yürüdüğümüzü daha önce de belirttim zaten ^^ Biz bunları da gözden kaybettik.Biraz yürüdükten sonra ise bir yerde durup dikildiklerini gördük ama o an tek amacımız Gülhane'ye varmak olduğu için fazla ilgilenemedik. Yine de yanından - çok yakınından - geçmeyi de ihmal etmedim.
Yukarı çık, sola dön, yürü...
En sonunda Gülhane'ye vardık! İçeri girmemizle hele şükür deyip orda da bir video daha çekmemiz bir oldu. Lakin onu da atamıyorum :( 
Ve bu yazı gittikçe uzuyor ama macera henüz bitmedi ^^
O kadar yürümüşüz, yorulmuşuz e insanız bizde dedik bir wc'ye gidek! Orda da en az bir yarım saat oyalandık. Biz ordan çıkınca tabii artık rahatlamış ve Gülhane'yi az da olsa inceleme fırsatı bulmuştuk ki muhteşem bir yer! Her yer ağaç ve yemyeşil! Bu kadar mı canlı ağaçlar olur ya rab yaratmış valla. 
Daha öncede gittim elbet lakin hani gözüme bu sefer bir başka göründü! O kadar yürüyüp sonunda varmış ve kazanmış edasıyla baktığımdan dolayı mı yoksa başka bir şeyden mi bilemeyeceğim ama çok güzeldi. 
Biz başladık ilerilere gitmeye tabii etrafı da inceliyoruz bir yandan. Efenim yiyişenler mi dersiniz, elleşenler mi dersiniz, sevişenler mi dersiniz ya da sadece romantik romantik takılanlar mı dersiniz. Biz dik dik bakınca kesiyorlar tabii ama ben Merve'nin dürtmelerine rağmen bakmayı kesemiyorum çünkü çok komik yaa :I
Bildiğiniz Gülhane'nin içi olmuş bir genelev tövbe yaa
Radara tabii sürekli birileri takılıyor ama gözden kaybetmekte usta olduğumuz için uzun süreli olmuyor. Bir tek 2 kişi takılmıştı radara bizden başka bir yöne gittiklerini düşünürken birden önümüzden çıktılar. Şaşırdık tabii ben hemen Merve'yi dürttüm. Ehehehe ^^ 
Neyse efenim biz yürüyoruz yürüyoruz, gayet güzel sakin bir yer derken hop belediye arabası yer siliyo hani şu gürültülü olanlarından! Haydaa dedik olacak şey mi şimdi bu güzel sessizlikte?
Neyse biz dedik yolumuzu bitirelim de! Yine yürüyoruz (!) ve ne gariptir ki sonunda sona vardık çıktık derken ee şimdi napalım nasıl dönelim derken yine Merve bir adama sordu. Adam önce güneşli ve cadde yolunu sonra da geldiğimiz Gülhane'nin içini gösterdi. Artık hangisini seçerseniz dercesine! Bir de adam telefonla konuşuyordu onu da böldük ya neyse :D
Ee dedik şimdi napsak nerden gitsek derken, geldiğimiz yerden dönmeyi çok sevdiğimizi (!) hatırladık. Hayde geri Gülhane'nin içine girdik. Yine yürümeye başladık. Valla dönüşte bir şey oldu mu hatırlamıyorum ama hatırlamadığıma göre demek ki olsa bile önemli bir şey değil!
Bir tek çıkışa doğru yaklaşırken baya baya şarkı patlattığımızı hatırlıyorum. Hatta bir ara düette yapmaya çalıştık ama ben batırdım. Neden? Çünkü şarkıyı bilmiyordum :(
Biz çıktık ilerlemeye başladık aşağıya doğru sağa, sola falan derken dedik bari bir şeyler alıp içelim! O anda içemediğimiz Milkshake'i alarak yolumuza geri döndük. Ay o milkshake bildiğiniz bütün içimizdeki sıcaklığı aldı götürdü. 
Biz aşağılara indik efenim yine (!) yürümeye başladık. Artık tekrar Gülhane'ye gelirken kaybolduğumuzu sandığımız caddeye doğru gelmiştik. Üst kaldırımdan karşıya geçtik, bir şeylerin önünden geçtik, kalabalığı yardık derken bu seferde otobüs duraklarını bulamıyoooruuzzz diye yırtınmaya başladık.
Dedik karşıya geçek bari ordan daha iyi gözükür. Yürüyerek yine meydana -bknz. geldiğimiz yere- geldik. Merve diyor tabi bak bence geçtik gerideydi falan ama ben diretiyorum tabii ileride diye :D
Biraz ilerleyince zaten dediğimde çıktı amaa! 
Duraklar karşıda ve geçme yeri teeeeee ninesinde :(
Biz yine yürüyoruz. Geçme yerine varınca bu seferde arabalar var tabii biz hop şuraya hop buraya sonunda karşı kaldırıma nihayet ayağımızı koyabiliyoruz tabii! 
Duraklara varınca da zaten o kendi otobüsüne ben kendi otobüsüme ayrılıyoruz ve macera da burda bitiyor ^^

Ay herhalde o gün yürüdüğüm kadar yürümemişimdir. Bu kadar yol olduğunu bilmiyordum! T-T
Neyse bu yazıyı daha fazla uzatmayayım! Yeterince uzatma kapasitemi doldurdum zaten. Valla buraya kadar okuyana helal olsun! Benden bir öpücük ona! Mesaj atsın dönerim ben ona :D